Mizacımız Kaderimiz Değildir
Mizacımız Kaderimiz Değildir-Duygusal hayatımızın özelliklerini oluşturan ruh halleri olarak tanımlanabilen mizaç, bir tür genetik şans/şanssızlık hallerimizdir.
Mizaç, çekingen ya da dışa dönük, sakin ya da hırçın oluşumuz gibi doğuştan getirdiğimiz özelliklerimizdir. Yaradılıştan olduğu, bizimle birlikte dünyamıza geldiğine göre değiştirilemezlerimizden midir?
Soru şudur ki; bir şekilde biyolojik olarak belirlenmiş duygusal bir verinin, bu yaradılış özelliği kümesinin, deneyimlerle değiştirilmesi mümkün müdür?
Yani, biyolojik duygusal yazgımız değişir mi, değişmez mi?
Örneğin doğuştan utangaç bir çocuk bile, kendine güven duyan bir yetişkin haline gelebilir mi?
Cevap: EVET
Yapılan bilimsel ve deneyimsel çalışmalar göstermektedir ki; önemli olan çocuğun büyürken öğrendiği duygusal dersler ve tepkilerdir. Çekingen çocuk için başlangıçta önemli olan, ebeveynleri tarafından kendisine nasıl davranıldığı, dolayısı ile doğuştan gelen çekingenliği ile başa çıkmasının ona nasıl öğretildiğidir.
Çocukları için yavaş yavaş teşvik edici deneyimler yaratan anne-babalar, aslında çocuklarına korkuları söz konusu olduğunda, onlara, yaşam boyu işe yarayacak bir armağan sunmuş olurlar.
Mizaç konusunda çocuk üzerinde özellikle annenin etkisi büyüktür.
Bazı anneler hem anne olma içgüdüsü hem de doğuştan ürkek olan çocuklarını koruma adına, çocuklarını rahatsız edici her şeyden uzak tutmaları gerektiğine inanırlar. Halbuki aşırı korumacı zihniyet çocuğa korkuları alt etmeyi öğrenme fırsatından uzak tutar. Çocuk değil güvende ve özgüvenli olmayı, aksine pasif, bağımlı ve korkularla dolu olarak yetişir.
Bir başka deyişle korumacı strateji, çekingen çocukları yeni ve yabancı durumlar karşısında daha çok strese sokmakta ve kendi kendilerini sakinleştirmeyi öğrenmeleri ve korkuları üzerinde denetim kazanmaları fırsatından uzak tutmaktadır.
Kimi anneler ise zor anlarda çocuğun baş etmeyi öğrenmesi ve çocuğun mücadelesine ayak uydurabilmek için, zorlukları, stresli durumları, eşsiz birer öğrenme fırsatları olarak görmektedirler. Elbette ki yeri gelip ailenin dozunda desteği ve rehberliği ile, bu çocuklar daha fazla baş etme becerisine sahip yetişmektedirler. Bu tutum, çocukların özgüvenlerinde artışa, sosyal açıdan daha becerikli olmalarına ve yaşam boyu daha fazla olumlu deneyimler yaşamalarına üstün bir etkide bulunmaktadır.
Sonuç olarak mizaç .
Yaradılış özelliklerimizin tümünde olduğu gibi, fizyolojik temelinden ötürü diğer özelliklerimize oranla değişim biraz daha zor gözükse de hiçbir insan niteliği değişmez değildir.
Yani evet: mizaç kaderimiz değildir.
Yasemin KULAÇ
Klinik Psikolog